Lütfen giriş yapın.
Üye değilseniz sitemizden tam anlamıyla yararlanmak için kayıt ol kısmından üye olunuz.
Üye olduktan sonra e-mail hesabınıza gelen
aktivasyon kodunu tıklamanız yeterlidir.
Osmanlıca 11210


Join the forum, it's quick and easy

Lütfen giriş yapın.
Üye değilseniz sitemizden tam anlamıyla yararlanmak için kayıt ol kısmından üye olunuz.
Üye olduktan sonra e-mail hesabınıza gelen
aktivasyon kodunu tıklamanız yeterlidir.
Osmanlıca 11210

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

       Hoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01 1970
Mesaj Sayınız : 16


4 posters

    Osmanlıca

    hamdi yanar
    hamdi yanar
    ÜYE
    ÜYE


    Aktiflik Aktiflik :
    Osmanlıca Back_title400 / 999400 / 999Osmanlıca Back_catg2

    Osmanlıca Empty Osmanlıca

    Mesaj tarafından hamdi yanar Paz Mart 20 2011, 22:51

    Osmanlıca

    Osmanlıca Batı Türkçesinin ikinci devri olup 15. asrın sonlarından 20. asrın başlarına kadar devam etmiş olan yazı dilidir. Dört asırdan fazla bir ömrü olan Osmanlıca, şüphesiz hep ayni kalmamış, baştan ve sondan geçiş devirlerinde ve ortada, hudutları kesin olarak çizilemeyen birbirine geçmiş çeşitli iç merhâleleri olmuştur. Fakat iç ve dış bakımından esas vasıfları itibariyle Osmanlıca ismi altında bu ismin çok iyi ifade ettiği bir bütünlük gösterir.

    Türkçe bakımından, Osmanlıca’da aşağı yukarı mühim hiçbir değişiklik olmamış, Eski Anadolu Türkçe’sinden sonra günümüze kadar Türkçe’nin başlıca şekilleri hemen hemen hep ayni kalmıştır. Yani gramer şekilleri bakımından Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si arasında belirli bir ayrılık yoktur. Yukarıda da söylediğimiz gibi Türkçe bakımından ancak bu son iki devre ile Eski Anadolu Türkçe’si arasında belirli ayrılıklar vardır.

    Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si arasında çok küçük şekil farklarına rastlansa bile bunlar zaman ayrılıklarına dayanan basit değişikliklerden başka bir şey sayılmamalıdırlar. Eski Anadolu Türkçe’si, Batı Türkçesinin eski gramer şekillerini, Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si ise Batı Türkçesinin yeni gramer şekillerini ihtiva eden devrelerdir. Yani, gramer şekilleri bakımından Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si arasında bir devre farkı yoktur.

    Devrelerin birbirine geçişi keskin çizgilerle ayrılamayacağı için eski Anadolu Türkçe’si ile Osmanlıca arasında da uzun bir geçiş safhası olmuştur. Osmanlıca’nın başlangıcını teşkil eden ve 15. asrın ikinci yarısı ile 16. asrın ilk yarısını içine alan devirde eski gramer şekilleri, yerlerini henüz tamamıyla yeni şekillere bırakmış değillerdi.

    Bu eski şekillerden bazıları Osmanlıca’nın içinde daha sonraları da kendisini muhafaza etmiş, bunlardan klişeleşmiş olarak Türkiye Türkçe’sine geçenler bile olmuştur. Bazı yeni şekiller ise oluşunu ancak Osmanlıca içinde tamamlamış veya kullanış sahasına bu devirde çıkmıştır. İşte geçiş devrindeki normal gelişmeler, ondan sonraki küçük sızıntılar ve bazı yeni şekillerin ortaya çıkışı dışında, Osmanlıca’ya Türkçe bakımından başından sonuna kadar bir durgunluk hâkim olmuş, 16. asırdan günümüze kadar Türkçe gramer şekilleri bakımından belirli hiçbir gelişme kaydetmemiştir.

    Osmanlıca’yı batı Türkçe’si içinde bilhassa Türkiye Türkçe’sinden ayrı bir devre hâlinde tutan şey onun dış yapısıdır. İç yapı, yani Türkçe bakımından yalnız Eski Anadolu Türkçe’sinden farklı bulunan Osmanlıca, dış yapı, yani yabancı unsurlar bakımından Eski Anadolu Türkçe’sinden de, Türkiye Türkçe’sinden de çok büyük farklarla ayrılan bir devre manzarası gösterir. Bu devre Türkçe’nin yabancı unsurlar tarafından tam mânâsiyle istilâ edildiği, Türkçe’yi Arapça ve Farsça unsurların son haddine kadar sardığı devredir.

    Osmanlıca devrinde Türkçe’yi saran bu Arapça ve Farsça unsurlar, sayısız Arapça ve Farsça kelime ve terkipler olup esas itibariyle isim sahası içinde kalmıştır. Fakat bu sahada o kadar ileri gidilmiştir ki bütün isim cinsinden kelimeler ve cümle içinde isim muamelesi gören bütün kelime gurupları Arapça ve Farsça kelimelere ve terkiplere boğulmuştur. Bu müthiş istilâdan fiil kökleri bile yakasını kurtaramamış, Türkçe’nin basit fiil kökleri yerine Arapça ve Farsça kelimelerle Türkçe yardımcı fiillerden yapılmış birleşik fiiller kullanılarak Türkçe, bugün de yaşamakta olan sayısız yabancı köklü birleşik fiil ile dolmuştur.

    Fiil dışında kalan isim cinsinden bütün kelimeler ve isim muamelesi gören kelime gurupları sahasını böylece Arapça ve Farsça kelimelere, sıfat ve izafet terkiplerine kaptıran yazı dilinde umumiyetle Türkçe olarak isim ve fiil çekimi ile cümle yapısı kalmıştır. Fakat cümle yapısı da, Türkçe kalmakla beraber, ağır darbeler yemekten kendisini kurtaramamış, birçok defa esas bünyesi yıkılarak bozuk bir kelime yığınından ibaret olmuştur. Hülâsa, Türk yazı dili Osmanlıca devrinde esas yapısı Türkçe olan fakat Türkçe, Arapça ve Farsça’dan meydana gelen üçüzlü, karışık ve son derece sun’î bir dil manzarası göstermiştir.

    MURAT SEL
    MURAT SEL
    ÜYE
    ÜYE


    Aktiflik Aktiflik :
    Osmanlıca Back_title175 / 999175 / 999Osmanlıca Back_catg2

    Osmanlıca Empty Geri: Osmanlıca

    Mesaj tarafından MURAT SEL Ptsi Mart 28 2011, 19:46

    teşekkürler
    BÜLENT SUCU
    BÜLENT SUCU
    ÜYE
    ÜYE


    Aktiflik Aktiflik :
    Osmanlıca Back_title200 / 999200 / 999Osmanlıca Back_catg2

    Osmanlıca Empty Geri: Osmanlıca

    Mesaj tarafından BÜLENT SUCU Perş. Nis. 21 2011, 20:31

    eline sağlık bilgi için sağol
    SERDAR KÖSE
    SERDAR KÖSE
    ÜYE SORUMLUSU


    Aktiflik Aktiflik :
    Osmanlıca Back_title340 / 999340 / 999Osmanlıca Back_catg2

    Osmanlıca Empty Geri: Osmanlıca

    Mesaj tarafından SERDAR KÖSE Ptsi Eyl. 05 2011, 21:11

    teşekkürler
    hamdi yanar
    hamdi yanar
    ÜYE
    ÜYE


    Aktiflik Aktiflik :
    Osmanlıca Back_title400 / 999400 / 999Osmanlıca Back_catg2

    Osmanlıca Empty Geri: Osmanlıca

    Mesaj tarafından hamdi yanar Ptsi Kas. 21 2011, 15:03

    ricaederim

      Forum Saati Paz Nis. 28 2024, 13:51